25 atlıya sahip motoru ile “ küçük maxi-scooter segmentinin en güçlüsü” olarak dikkatimizi çeken Daelim S3 Advance’i uzun dönem test motoru olarak garajımıza aldık.
Neredeyse 40 yıllık bir motosiklet
üretim tecrübesi bulunan Güney
Koreli Daelim’in medar-ı iftiharı
diyebileceğimiz modelini merak
edip Daelim Türkiye’den aldık ve
çaktırmadan epey bir kullandık! Gazetenin en arka
sayfa/spor köşesinden başlayan okuyucularımız için
baştan yazıyorum, biz bu motorun küçük detaylarına
ve fiyat/performans oranına ba-yıl-dık. Neden mi?
Gelin, bir de detaylı bakalım.
Genel Özellikler
Bu maxiscooter’ın tartışmasız en büyük ayırt edici
özelliği “smart key” teknolojisi, yani otomobillerden
ve daha lüks motosikletlerden alışkın olduğumuz
anahtarsız start. Üzerindeki yakınlık sensörü ile
1 metre yarıçapında S3 Advance’in anahtarını
cebinizde tutmanız yeterli, motosiklet çalıştırmak için,
benzin deposu ve sele altı bagajına ulaşabilmek için
bu anahtarı kullanıyorsunuz. Motosiklet ceketinizin
cebine atın ve unutun, oldukça hoş. Motosikleti
çalıştırmak, benzin deposuna ulaşabilmek ve gidonu
kilitlemek için 3 kademeli çevrilebilir tek bir buton
kullanılmış. Anahtarınız yanınızdaysa bu butonu itip
en sağa çevirdiğinizde kontağı açmış oluyorsunuz,
orta pozisyonda basıp sola çevirdiğinizde ise yine
ön konsolda bulunan benzin depo kapağına
ulaşıyorsunuz. Butona basıp en sol kademeye
getirdiğinizde ise gidonu kilitlemiş oluyorsunuz, çok
pratik. Seleye ulaşmak için ise ayrı ve elektronik bir
buton kullanılmış. Düğmenin bozulmasına karşılık
yine ön konsoldaki kilitli bölmede mekanik bir
çözüm geliştirilmiş, bir kabloyu çekip yine seleye
ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca yine kilitli bu ön konsolda
sizi bir sürpriz daha bekliyor 12v’luk bir çakmaklık,
müthiş! Hemen altında, ayaklarınızın arasında
kalan ve düz olmayan bölgede ise bir çift eldivenin
sığabileceği kapaklı bir bölme daha var. Pratik ama
açıkçası kapaksız dümdüz bir tabanı tercih ederdim.
Yine de bu küçük devin her yerinde ufak ufak
ayrıntılar gözüme iliştikçe itiraf ediyorum, daha da
sevmeye başladım keratayı.
Merak edilen titreşim konusu, kendileri na-mevcut.
Seleden, elciklerden ve ayak platformundan hiçbir
şekilde titreşim hissetmiyorsunuz. Keza plastik
aksamdan bir zangırdama zıngırdama sesi de gelmiyor.
Bu arada karenajların ve aksamın genel olarak kalitesi
beni oldukça şaşırttı, dayanımı yüksek sert bir plastik
kullanılmış, kalitesiz bir hissiyat vermiyor. Tek eksisi
siyah aksamlar muhtemelen güneşde kalmasından
(test motorlarının kaderi) biraz rengi atmış gibi duruyor,
ama fonksiyonelliğinde bir kayıp yok.
Tasarım
Motosiklet 2011’de lanse edildiğinden beri çok
büyük görsel değişikliklere tabi tutulmamış. Ancak
4 yıl geçmesine rağmen S3’ün hatları demode
olmaktan çok uzak. Led far, led stop, entegre
sinyaller, akıcı çizgiler ve 500’lük taklidi yapan
gövdesiyle trafikte dikkat çekebiliyorsunuz. Arkadakil
stoplar ve entegre led sinyaller epey büyük
ve arkanızdaki sürücüyü oldukça uzaktan bile
uyarabilecek şekilde tasarlanmış. Devamlı yanan
öndeki mavi led’ler ise motosiklete egzotik bir hava
katıyor. Ancak bunlardan bağımsız yanan uzun/kısa
farların gece performansı bir Alex değil. Kötü değil
ama ortalığı gündüze de çevirmiyor. Bu konuda
örneğin, bir süre kullandığım Vespa GTS 250’nin
aydınlatma sistemi ders kitaplarına girecek cinsten.
Bunun haricinde farların üzerindeki devasa ön cam
iri gövdenin akıcılığını tamamlar nitelikte. Bu cam
büyük olmasına rağmen hiç bir şekilde sallama
titreme vs. gibi rahatsızlıklar vermiyor, oldukça stabil
ve üst gövdenizi rüzgardan başarıyla koruyor. 90’lara
kadar kaskınızın hemen üzerine vuran ve kaskın üst
kanallarında bir miktar ses yaratan rüzgar, hızlandıkça
kafanızı biraz daha aşağıya almaya zorlayabiliyor. Ön
camın üstüne takılabilecek küçük bir aparatla bu iki
dertten de kolaylıkla kurtulunabiliyor.
Performans
Sıvı soğutmalı, enjeksiyonlu ve tek silindire sahip
250cc’lik motor bloğu 8700 devirde 25 beygirlik
bir güç üretiyor ki, yazının da başında dediğim ağırlığı var.
Evet hafiflik ivmelenme hanesine
hissedilir bir artı olarak yazılsa da, fani dünya
kullanımında stabilite konusuna maalesef
negatif etki ediyor. Hacim dolayısıyla yüksek
kesit alanı + hafiflik+ orta şiddetli bir yanal
rüzgar = Osmanlı tokadı etkisi yaratıyor.
Yüklü, deposu dolu ve artçılı iken ise böyle bir
durumdan yakındığımı söyleyemem.
S3’ün 11,5 litrelik deposu ile 300 km’nin biraz
üzerinde bir menzile sahip. Ben şehir içinde
ortalama 3,2 lt/100 km civarlarında gezdim.
Ama elbette eksiye düşmek veya artıya çıkmak
sağ bileğinize kalmış. Yakıta sıra gelmişken,
ön konsoldaki yakıt göstergesi anlık yakıt
tüketiminden etkileniyor, örneğin 10 dakika
boyunca tek çubuğa inen ve çılgınlar gibi
yanıp sönen benzin ikaz ışığı, bir müddet
düşük devirde sakin kullanım yüzü görünce
duruluyor ve iki çubuğa çıkmaya karar
veriyor. Kırbacı yiyince de tam tersi. Böyle
enteresan bir durumu var, temkinli olmak
gerekebiliyor.
Ergonomi
1.84’lük bendeniz ile S3 Advance’in
fotoğraflarını, bu sayfaların biryerlerinde
görebiliyorsunuz. Bacak boyumun nispeten
uzun olmasından mütevellit dizlerim biraz
yukarıda kaldı, ancak yüksek gidonu sayesinde
dar manevralarda bile bu bir sıkıntı yaratmadı.
Ayrıca, 745 mm ile de sınıfının en düşük sele
yüksekliğine sahip modellerden biri olan S3
Advance’te bay/bayan, boydan yana sıkıntısı
olan sürücülerin rahat rahat kullanabileceği
bir alternatif.
Aynaların görüşü ise oldukça yeterli, araya
kol-omuz girdi gibi dertleriniz yok. Çok büyük
değiller, ancak şehir içinde yeterli görüşü
sağlıyorlar. Gidon genel olarak arabaların
aynalarından daha yüksekte kalıyor, aralardan
geçişte bu büyük bir artı. Dolayısıyla aynalar
da bir yere takılmak durumunda kalmıyor.
Yine forumda ayakların biraz dışarıda
kaldığından bahsedilmiş, farketmemiştim ama
hak verdim. Ayaklarınızı ön tarafa aldığınızda
bir iki parmaklık bir alan dışarıda kalıyor, ama
dik konumda tutarsanız bir sıkıntı yaratmıyor.
gibi bu kendisi sınıfının en güçlü motosikleti
yapıyor. Oldukça lineer bir tork eğrisine
sahip motordan her devirde hissedilebilir
bir çekiş elde ediyorsunuz, bir 250cc’lik
scooter’a göre oldukça iyi ivmelendiğini
söyleyebilirim. Özellikle şehir içinde ihtiyaç
duyacağınız 20-60 km/sa hız skalasında atik
sollamalar/kaçışlar yapabiliyorsunuz, oldukça
beğendik! 3 basamaklı hızlara yaklaşırken,
haliyle ivmelenme giderek azalıyor, ancak
bayılmadan 130-140’lara çıkıyorsunuz.
Youtube’da 170’lere vurma videoları mevcut,
ancak forumlarda gps ile ölçüldüğünde
göstergenin %15’lik bir hata payından
bahsedilmiş. Denemedik, bilemiyorum. Ancak
göstergesine göre 160’lara gerçekten fazla
canına almadan ulaşabiliyorsunuz. Daha önce
de defalarca söylediğim gibi, bu tür küçük
cc’li ve hafif motosikletler ile fazla “kırbaçlama”
yoluna gitmemek gerek, bu S3 için de farklı
değil. Çünkü bu çekik gözlü arkadaşın hacmi
kocaman ve sınıfına göre oldukça hafif bir
Tuş takımlarında ne
ararsanız var, 4’lü sinyal,
ateşleme, ignition on/off,
uzun/kısa far tuşunun
yanı sıra, sellektör tuşu,
araba kornası(gerçekten!)
gibi gibi
Benzin deposunun önde
olması seleden kalk, bir
de artçıyı, eşyaları kaldır
derdine son veriyor.
Artçı dırdırına son!
Sele&Bagaj TEKNİK ÖZELLİKLER
Sele kısmı ise müthiş konforlu, ek olarak sele
üzerindeki estetik kırmızı dikişler sportif bir
hava katıyor. Birkaç kullanıcının, dikişlerin
olduğu bölümden sele kaplamasının ufak
tefek patladığından muzdarip olduğunu
gördüm. Ama 26.000 km’ye yaklaşan, fazlaca
mıncırılmış bu test motorunda sökülmenin
veya gerginliğinin belirtisini bile görmedim.
Bu arada sele kaplaması demişken Koreliler
hangi malzemeyi kullanıyorlarsa dokusu çok
çabuk kuruyor ve neredeyse su tutmuyor,
çok beğendim.
Seleyi, ön konsolda bulunan elektronik düğme
ile açtığımda ise hidrolik sistem ile bagaj
aydınlatma lambası direkt dikkatimi çekiyor.
Sağ tarafa konumlandırılmış hidrolik sistem ile
seleyi açtığınızda veya kapattığınızda üzerinize
düşen sele ve çatır çutur sert kapamalardan
kaynaklanan kilit mekanizması problemlerinden
bertaraf olmuş oluyorsunuz, zehr gut.
Sele aydınlatmasının yanında kolay ulaşılabilir
ve sökülebilir akü göze çarpıyor. Sele altı bagajı
oldukça büyük olmasına rağmen, eksi bir
özellik, bir full face kask ne yazık ki sığmıyor.
İki adet açık kask girer mi diye denedik, o da
yemedi. Ama tek açık kask + mont + eldiven +
içlik + sırtlık vs. rahatlıkla sığar. İki sırt çantasını
sığdırabildiğim bagaj dediğim gibi epey geniş,
ama yüksekliği dolayısıyla full face kaskları
kısıtlaması büyük bir eksi.
Artçı konforu ise en az sürücü konforui kadar
iyi. Sürücü ile artçı arasındaki bölgede sürücü
için küçük bir sırt yaslama pedi mevcut iken,
artçı için de standart olarak sissy bar konmuş.
Hazır şöyle sırtlıklı mırtlıklı, yumuşaklığı ve
rahatlığı bulmuşken bir turlayalım derken,
Abant Gölü’nde buluyoruz kendimizi. Şehir
içinde bolca kullanma şansı bulduğum
Daelim S3 Advance, artçıyla bile uzun yolda
da tahmin ettiğim gibi üzmüyor. Atikse atik,
ferahsa ferah, altta yüklemeye hazır dev bir
bagajın da var daha ne olsun. Bu arada sissy
barı çıkarıp yerine Daelim’in orijinal bağlantı
demirini takarak dışarılara taşmayan, oldukça
kibar bir görüntüyle top case takabiliyorsunuz.
Fren&Süspansiyonlar
Test motorundaki lastikler servis tarafından
Michelin City Grip’ler ile değiştirilmiş, dolayısıyla
ben direkt olarak yere zamk gibi yapışan bir
S3 ile tanıştım, stok lastiklerin performansı ile
ilgili yorum yapamıyorum. Önde 14 arkada ise
13 inçlik jantlara takılan bu lastikler ile beraber
önde papatya disk arkada ise normal fren
diskleri kullanılmış. Bu da motosikletim fren
performansı oldukça başarılı kılmış.
Koreliler kısaca hem “giden” hem
de “duran” oldukça dolu dolu bir
model ortaya çıkarmışlar.
Ancak süspansiyonlar şehir içinde biraz
fazla sert kalıyorlar. Selenin rahatlığına
rağmen kasislerden geçtiğinizi iliklerinizden
hissedebiliyorsunuz. Bu yüzden İstanbul’un
tarla kıvamındaki yollarında biraz daha
dikkatli olmanız gerekiyor. Motosikletin
viraj performansı ise sert amortisör + kaliteli
lastikler ile beraber tatmin edici düzeyde, ıslak
zeminde bile bir hissizlik problemi yaşatmıyor.
Daha küçük ebatlı ve daha az rake açısına
sahip (daha dik) scooterlardan inip S3’e
geçince dönüşlerde orta ve yüksek süratlerde
bir understeer (açılma) durumları vuku
buluyor, ancak dev taklidi yapan bu küçük
koreli nispeten düşük hızlardaki kıvraklığıyla ve
mekanik tutuşu ile bu özelliğini telafi ediyor.
Sonuç
Son tahlilde Daelim, tüm bu ekstralarına,
performansına ve fiyatına bakınca; giriş seviyesi
maxi-scooter kullanıcılarının hem gözüne,
hem cebine hem de bileğine hitap edebilecek
çok güzel ve dolu dolu bir paket çıkarmayı
başarmış. Güçlü motoru sayesinde uzun
seyahatlere çıkabileceğiniz, şehir içinde kıvraklığı,
ekonomikliği ile ulaşımda kolaylık sağlayan, geniş
deposu ile ulaşım sonrası eşyalarınızı yanınızda
gezdirmek zorunda bırakmayan (üşengeç
tayfaya adeta bir ilaç), bol alet edevatlı, size
küçük sürprizlerle şımartan bir model olmuş.
Hem cepten ilk çıkan para açısından
ekonomik, hem de yakıt tüketimi açısından
çok aç gözlü değil. Döviz kurlarının roket olup
uçtuğu şu günlerde uygun yollu bir alternatif
arıyorsanız, kesinlikle bir Daelim bayisine
bakıp S3 Advance’i canlı kanlı incelemenizi
tavsiye ediyoruz. Diğer modeller ile kıyaslarken
karşılaştırma kriterlerinize ekleyeceğiniz bir şey
kesinlikle bulacaksınız.
Yazı: Moe Fotoğraflar: DM www.motoron.com.tr